Girne Üniversitesi Kütüphanesi’ne Kitap Bağışı
Eklenme Tarihi: 08 Şubat 2016, 17:22
Son Güncelleme Tarihi:06 Aralık 2016, 11:36

1

-Olgun Beyoğlu,Girne Üniversitesi Kütüphanesi’ne 550 Kitap Bağışladı.

Girne Üniversitesi bugün anlamlı bir güne ev sahipliği yaptı. Kamuda yıllarca emek vermiş Olgun Beyoğlu 550 civarındaki kitabı Girne Üniversitesi Rektör vekili Prof.Dr. İlkay Salihoğlu’na teslim etti.

Prof.İlkay Salihoğlu; Toplumdaki Bu Tür Katkılar Eğitim Kurumlarını Ayakta Tutar, İleriye Götürür

Prof.Dr. İlkay Salihoğlu Girne Üniversitesi Kütüphanesi’nde kitapları kabulde yaptığı konuşmada, “Olgun  Bey bizim ülkemizin yetiştirdiği değerli insanlardan bir tanesidir. Yurt dışında gerekli eğitimini tamamladıktan sonra ülkemize dönmüş, bürokrasinin en üst düzeylerinde en iyi hizmeti vermiş bir kişidir. Siyasette değil, bürokraside hizmet vermek bence bir ülkeye yapabileceğiniz en önemli hizmetlerden biridir. Olgun Bey kendi birikimlerini kendinden sonra gelen büyük kitlelere aktarabilmek için toplum yararına kitap bağışında bulunarak örnek bir davranışta bulunmuştur. İlk önce Lefkoşa’daki kardeş Üniversitemiz Yakın Doğu Üniversitesi’ne kendisinin ve ailesinin çok değerli bir birikimi olan birikimi olan 1300 civarında kitabı hiç bir karşılık beklemeden bağışlamıştır. Toplumdaki bu tür katkılar eğitim kurumlarını ayakta tutar, ileriye götürür,paylaşımları arttırır. Eğitim kurumlarına yapılan her türlü yardım doğrudan  doğruya toplumun gelişmesine katkı sağlayan bir paylaşımdır. Bu yüzden bunu büyük takdirle karşıladığımı belirtiyorum ve kendisine üniversitem adına çok teşekkür ediyorum. ”

2

Beyoğlu; Benim Kuşağım Maalesef Ertelenmiş Bir Eğitim Ve Öğrenimle Yetişmiştir.

Daha sonra  kitap bağışında bulunan Olgun Beyoğlu ise, İnsanların sosyal, ekonomik ve mesleki yaşamlarında muteber bir yer edinebilmelerindeki en önemli yol gösterici, eğitim, öğretim ve bunların olmazı kitaplardır dedi.

Beyoğlu şöyle devam etti; Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırıları ile binlerce Türk evinden yerinden olmuş, güvenli yerlere göç etmek zorunda bırakılmış ve okullar da daha yarı yılı tamamlayamadan tatil edilmiştir.

Ben 1963 yılında Lefkoşa Haydarpaşa Ticaret Lisesi son sınıf öğrencisi idim.Lefkoşa Türk bölgesinde düzen tesis edilince 1964 yılının Mart-Nisan aylarında yeniden öğretime başlanmış ancak özellikle erkek öğrenciler mücahitlik görevi nedeni ile doğru dürüst eğitim alamadan, sınavlara gidip diploma almışızdır. Aralık 1963’den Mayıs 1967 tarihine kadar mücahitlik görevlerimizi yaptıktan sonra Türk yönetimince yurt dışına çıkmamıza müsaade edilmiş ve üniversite yaşantımız başlamıştır. Türkiye Milli Eğitim Bakanlığının verdiği bursla okudum. Aldığım burstan her ay 10 TL ayırarak parama göre bir kaç kitap alırdım. Kitap okumayı iş hayatımda da sürdürdüm. Gün geldi, aldığım kitaplardan çalışma odamda yer kalmadı. Bir gün Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Suat Hocayla konuşurken, birikmiş kitaplarım var versem üniversite kütüphanenizde değerlendirir misiniz? dedim. Nasıl kabul etmem. Vereceğin kitaplar benim için paradan daha değerli, günümüzde ancak piyasada olan kitapları alabilirsin dedi. O kitaplarım içinde 1948 yılı baskısı Kıbrıs Coğrafyası kitabı ile Nazım Hikmet’in Bulgaristan basımı içinde iki tiyatro eserinin bulunduğu kitabı ile şu anda piyasada olmayan pek çok kitap vardır. O tarihte 1300 adet civarında kitabımı Yakın Doğu  Kütüphanesine bağışladım.

3

Beyoğlu “Çocukluktan başlayarak tanış olduğu kitaplar, bazılarımız için okumak, bazılarımız için hobi, bazılarımız için ise malesef evlerde bir aksesuar olarak kullanılmak üzere satın alınmaktadır. Bazı evde özenle yapılmış kütüphanelerde onlarca kitap, bir aksesuar görevi ile muntazam bir şekilde raflara dizilmiş olarak durmakta, yerlerinden sadece tozları alınmak için kaldırılmaktadır.

Okunmuş ve okunmamış kitapların bir aksesuar gibi evlerde kullanılması yerine içeriklerinin daha çok kişiye ulaşması adına onları daha rasyonel değerlendirebilecek kütüphanelere bağışlanmasının daha uygun olacağını düşünüyorum. Okuma, insan olmanın, evrensel değerlere sahip olmanın ve o değerleri savunabilmenin tek aracıdır. Benim kuşağım maalesef ertelenmiş bir eğitim ve öğrenimle yetişmiştir.

Beyoğlu ; Okuma Bulaşıcı Bir Vakadır.

Okuma bulaşıcı bir vakadır. Evde sürekli kitap okunduğundan eşim, kızım ve oğlum için de kitap okuma alışkanlığı had safhadadır. Keza onlarda da kitap alıyorlar. Bugün de bu nedenle buradayım. Hayırlara vesile olması için dilerim. Üzerimden büyük bir yük kalktı. Verirken de büyük bir keyif aldım.”

Haberin Videosu