Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Barış Buğan, kalp ve damar hastalıklarının, tıp ilerlemiş olsa da dünyada en önde gelen ölüm sebebi olmaya devam ettiğini kaydetti. Kalp ve damar hastalıkları nedenli ölümlerin, tüm ölümlerin yaklaşık %30’una karşılık geldiğini belirten Buğan, 2030 yılında hem sayının hem de ölümler arasındaki oranın giderek artacağının öngörüldüğüne dikkat çekti. Doç. Dr. Barış Buğan, bu oranın, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde %40’lara ulaştığını söyledi.
Kalp Hastalıkları En Önde Gelen Ölüm Sebebi
Doç. Dr. Barış Buğan, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin yaklaşık %40-45’inin direk kalp krizi ve %30’unun ise felçten kaynaklandığını ifade etti. Doç. Dr. Barış Buğan, dünya sağlık örgütü ve üye ülkelerin, kalp hastalıklarının en önde gelen ölüm sebebi olması ve ön plana çıkması sonucu 29 Eylül 2000 yılı itibariyle dünya kalp gününü kutlamaya başladığını belirtti. Yaşamımızın devamlılığının kalp sağlığına bağlı olması nedeniyle 29 Eylül gününde kalp sağlığına dikkat çekmenin amaçlandığını kaydeden Doç. Dr. Barış Buğan, bu gün aracılığıyla hasta olmadan hastalığı önlemenin, kişilerde bilinç düzeyinin artırılmasının hedeflendiğini söyledi.
“Türkiye’de ve ülkemizdeki kalp damar hastalılarının görülme sıklığı Avrupa’dan daha fazla oranda olup, toplumun bilinç düzeyini arttırmak zorundayız. Örneğin Türkiye’de ölümlerin %40’ı kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Bu yaklaşık her 3 dakikada bir kişinin ölümü anlamına geliyor. Genel olarak her yıl 300 bin kalp krizi geçiriyor ve 125 bin kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu sayılar çok önemli olup kanserden kaybedilen kişilerin yaklaşık 2 katına karşılık geliyor.” şeklinde konuşan Doç. Dr. Barış Buğan, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
3 Temel Risk Faktörü Var
“Kalp ve damar hastalıkları açısında risk faktörlerini değiştirilemeyen, kontrol altına alınabilen ve önlenebilen risk faktörleri olarak 3 temel başlık altında gruplandırıyoruz. Değiştirilemeyen risk faktörleri; erkek cinsiyet, ileri yaş ve genetik yatkınlıktır. Kontrol altına alınabilen risk faktörleri ise; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve strestir. Önlenebilen risk faktörleri ise; sigara ve aşırı alkol tüketimi, sağlıksız diyet ile beslenmek, hareketsiz ve tembel yaşam, şişmanlık, ihmal ve hekim kontrolünden geçmemek olarak sıralanabilir.
Kalp ve damar hastalıklarının çok büyük bölümü uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü belirlemelerine göre uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlası önlenebilmektedir.
Hareketli Yaşayın, Sigara Ve İçkiden Uzak Durun
Tütün, sigara ve içkiden uzak durarak, kalp dostu besinler tüketerek, hareketli yaşayarak, fazla kilolarımızı vererek, sağlık kontrollerimizi zamanında yaptırıp hekim önerilerine uyarak bu hastalıklardan ileri yaşlara dek korunmak tamamen bizim elimizde.
Sağlıklı beslenme için; işlenmemiş tahıllar, deniz ürünleri, fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişler öğünlerimizde yer almalı, kırmızı et tüketimi ve doymuş yağ tüketimi azaltılmalı, zeytin yağı ve diğer sıvı yağlara daha fazla yer verilmeli, şekerli ve unlu hazır besinler ve işlenmiş karbonhidratlardan uzak durulmalıdır. Ayrıca “kolesterol zararlı değildir” diye farklı bir bakış açısı sergileyerek toplum sağlığını hiçe sayan söylemlere ve kişilere inanılmamalıdır.
Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde olduğu ülkemizde kalp krizine karşı farkındalık yaratmak artık daha önemli!
Kalbini dinleyen, kalbine değer veren herkese sesleniyoruz. Artık kalbiniz için doğru seçimler yapma vakti.
Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin Artık Kalpler Susmasın! Bu 29 Eylül başlangıç olsun. Nice sağlıklı günlere…”