SARS-2 CoV-2’nin hayatımıza girmesiyle beraber her şey değişti. Kimimiz taşıyıcı oldu kimimiz hasta… Kimimiz sevdiklerini kaybetti… Kimimiz işini… Kimimiz eve kurdu ofisini, kimimiz evden okula açılan kapıdan girdi derslere… Bir yandan dört duvar arasına sığdı hayat, bir yandan insanoğlu sığamadı kendi içine… Kendimizle baş başa kalabilme kapasitemizin ne kadar zayıf olduğunu gördü kimimiz, kendini her şeyine rağmen kabul edebilmenin, kendine katlanabilmenin zorluğunu… Virüs saptanmış birinin topluluk içine girip etrafa tükürmesini görenler, şaşkınlıkla insanın içindeki kötülüğü de görmüş oldu bir yandan… Aile içi şiddetin artışına da tanık olduk izolasyon günlerinde, modern kadın kavramının sadece bir illüzyon olduğuna da… İnsanoğlu eve kapandığında, doğanın derin bir nefes aldığını da gördük, ona ne denli hoyrat davrandığımızı da.. Tüm bunların yanı sıra, birbirimizin yüreğine dokunabilmenin dayanışmadan geçtiğini hatırladık çok uzun bir süre sonra.. Kendine olduğu kadar ötekine de sorumlu olduğunun farkına vararak yola devam etme kararı aldı bazılarımız… Varlığını devam ettirebilmemin tek yolunun birlik olmak olduğunu da anladık sonunda belki… Tıpkı Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine” diyebildik belki de sonunda..