Kıbrıs’ın, Dünyanın Dört Bir Yanına Dağılan 7 Bin Yıllık Seramik Eserleri, Rauf Ersenal’ın Orijinal Tekniklerle Yaptığı 150 Parçalık Koleksiyon ile Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nde Ana Yurdu ile Yeniden Buluştu
Eklenme Tarihi: 11 Temmuz 2024, 10:33

Orijinalleri özellikle İngiliz döneminde ada dışına çıkarılıp British Museum’dan Metropolitan Müzesi’ne kadar dünyanın dört bir yanına dağılan Kıbrıs’ın seramik eserlerinin, orjinal tekniklerle yapılan replikalarından oluşan 150 parçalık “Neolitikten Ortaçağa Toprağın Hafızası” sergisi, Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi Sergi Salonunda Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre ve Başbakan Ünal Üstel’in katılımı ile ziyarete açıldı.

Kıbrıs adası, tarih öncesi dönemlerden itibaren seramik üretimi ve bu alandaki tekniklerde önemli bir yere sahipti. Kıbrıs’taki arkeolojik kazılarda bulunan seramik eserler, sadece adanın değil Akdeniz’in farklı dönemlerindeki kültürel etkileşimleri ve ticari ilişkileri göstermesi açısından da büyük önem taşıyor. Ancak, Kıbrıs’ta gün yüzüne çıkarılan on binlerce seramik eserin, özellikle 1878-1960 yıllarını kapsayan İngiliz döneminde ada dışına çıkarıldığı biliniyor. Bu eserler, British Museum’dan Metropolitan Müzesi’ne kadar dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda.

Kıbrıslı Türk araştırmacı ve sanatçı Rauf Ersenal, Kıbrıs’taki arkeolojik kazılarda çıkarılan ancak dünyanın farklı ülkelerindeki müzelere dağılan eserlerin izlerini sürerek, bulundukları bölgelerin toprağı ile dönemlerinin orijinal pişirme ve boyama tekniklerini kullanarak 150 parçalık devasa bir koleksiyon oluşturdu. Rauf Ersenal’in 24 yıllık bir emekle oluşturduğu koleksiyon, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nin Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi Sergi Salonunda açtığı “Neolitikten Ortaçağa Toprağın Hafızası” sergisi ile sanatseverlerle buluştu.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre’nin de katıldığı sergi açılışında Başbakan Ünal Üstel, Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mustafa Kurt ve sanatçı Rauf Ersenal birer konuşma yaptı.

Rauf Ersenal’a Gümüş Anahtar Onur Ödülü verildi
Konuşmaların ardından sanatçı Rauf Ersenal’a Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İrfan Günsel ve Başbakan Ünal Üstel tarafından, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi Gümüş Anahtar Onur Ödülü takdim edildi.

Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat İrfan Günsel, Rauf Ersenal’a Kıbrıs Modern Sanat Müzesi Gümüş Anahtar Onur Ödülü’nü verirken yaptığı konuşmada, Ersenal ile 36 yıl önce Yakın Doğu Üniversitesi’ni kurduğu dönemde tanıştıklarını söyledi. Dr. Suat İrfan Günsel, “O zamanlar yoğun bir üniversite kurma isteği içerisindeydim ancak karşımda bu isteğimi daha yoğun bir şekilde engellemeye çalışanlar da vardı. Yakın Doğu Üniversitesi’ni dünyanın en iyi üniversitelerinden birine dönüştürmek için çok büyük mücadeleler verdim. Aradan geçen 36 yılda yaptıklarımız ortada. Rauf Ersenal’ın aynı dönemde verdiği büyük emekle ortaya çıkardığı eserler de ortada. Bugün sevgili Rauf’a şunu söylemek istiyorum ki, şu anda senin olduğun yerde olmayı tercih ederdim. Eğer sen de beğenirsen benim olduğum yerde olabilirsin” ifadelerini kullandı.

Rauf Ersenal ise Dr. Suat Günsel’e teşekkür ederek, “Aldığım bu gümüş anahtar, bugün taşıdığım mutluluğu binlerce kat büyüttü. Bu anahtar, bundan sonra yapacağım araştırmalarda ihtiyaç duyduğum motivasyonu sağlayacak ve önümdeki tüm kapıları açacağım anahtar olacak” dedi.

Ünal Üstel: “24 yıllık titiz bir çalışma ve özverisi sonucunda, yedi bin yıllık bir mirası günümüze taşıyan bu eserleri görmek büyük bir ayrıcalık.”

Başbakan Ünal Üstel yaptığı konuşmada “Neolitikten Ortaçağa Toprağın Hafızası” sergisinin Kıbrıs’ın zengin tarihini ve kültürel mirasını yeniden keşfetme fırsatı sunduğunu vurgulayarak, “Bu değerli duyguları bizlere yaşatan Yakın Doğu Üniversitesi, Kıbrıs Modern Sanat Müzesi ve sanatçımız Rauf Ersenal’i emeklerinden dolayı kutluyorum” dedi.

“Rauf Ersenal’ın 24 yıllık titiz çalışmaları ve özverisi sonucunda yedi bin yıllık bir mirası günümüze taşıyan bu eserleri bugün bir arada görmek büyük bir ayrıcalık” ifadelerini kullanan Başbakan Üstel, “Kıbrıs’ın geçmişine ışık tutan bu eserler, ülkemizin kültürel zenginliğini ve tarihi derinliğini yansıtıyor” dedi. “Ne yazık ki, bu değerli eserlerin birçoğunun ülkemizden uzakta olması kabul edilemez bir durum” ifadelerini kullanan Başbakan Ünal Üstel, “Bu sergi, kültürel mirasımızın önemini vurgulamanın yanı sıra, bu mirası gelecek nesillere taşıma ve koruma sorumluluğumuzu da hatırlatıyor” dedi.

Prof. Dr. Mustafa Kurt: “Geçmiş medeniyetlerin kalıntıları ile zenginleşen toprak, kolektif hafızanın bir deposu haline geliyor.”
Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mustafa Kurt, seramik sanatının da edebiyat gibi derin anlamlar taşıdığını ve insani duyguları aktardığını belirterek, “Bugün atalarımızın yaşamlarının yankılarını, yaratıcılıklarını ve dünyayla olan bağlarını koruyan bu eserleri gözlemleme imkanı bulacağız” dedi.

Serginin başlığı olan ‘Toprağın Hafızası’na değinen Prof. Dr. Mustafa Kurt, “Bu başlık, bize insanlık ile toprak arasındaki derin ilişkiyi hatırlatan dokunaklı bir metafor sunuyor. Geçmiş medeniyetlerin kalıntıları ile zenginleşen toprak, kolektif hafızanın bir deposu haline geliyor. Bu hatıralar, zanaatkar ve sanatçıların ellerinde şekilleniyor, ateşleniyor ve kalıcı sanat eserlerine dönüşüyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Mustafa Kurt, seramik eserlerinin her bir eğrisi, sırrı ve deseninin kendine özgü bir dili olduğunu vurgulayarak, “Bu sergideki eserler sadece nesneler değil; hikayeler, tarihler ve duygularla yazılmış metinlerdir. Eserlerin teknik ustalığını ve estetik güzelliğini değerlendirmenin yanı sıra, onların derin anlamlarını ve yankılarını da düşünmenizi öneririm. Bu eserlerin kişisel ve toplumsal, geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir köprü oluşturduğunu unutmayın” dedi.

Rauf Ersenal: “Dünyanın dört bir yanına dağılan bu eserleri, dönemin orijinal teknikleri ile yeniden üreterek ülkeme kazandırmak istedim.”

24 yıllık bir emekle oluşturduğu 150 parçalık kişisel sergisinin açılışında konuşan Rauf Ersenal “Neolitikten Ortaçağa Toprağın Hafızası”nın ilk sergisi olduğunu vurgulayarak eserleri ile binlerce yıllık kültürel mirası bugüne taşımanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Ersenal, “Sergideki eserler; üzerinde isimleri yazılmasa da, kimlikleri bilinmese de, bu topraklarda binlerce yıl önce doğmuş ve üretmiş insanların eserleridir. Bu insanlar eserlerde bu insanların mutluluklarını, mutsuzluklarını, savaşları, barışı ve hayatlarını görüyoruz” dedi.

Seramiğin ilk yapıldığı dönemlerde yaşanan kıtlık ve sefalete rağmen, sanatçıların büyük bir titizlikle mutluluk içinde eserler ürettiğini gözlemlediğini belirten Ersenal, yaklaşık 24 yıl önce Kıbrıs’tan kaçırılan eserlerle ilgili araştırmalara başladığını ve on binlerce eserin dünyanın dört bir yanına dağılmış olduğunu fark ettiğini söyledi. Dünyanın en büyük müzelerinin, Kıbrıs’tan götürülen eserlerle kurulduğunu söyleyen Rauf Ersenal, “Dünyanın dört bir yanına dağılan bu eserleri, dönemin orijinal teknikleri ile yeniden üreterek ülkeme kazandırmak istedim” dedi.

Kıbrıs’ın binlerce yıl boyunca seramikleriyle ünlü bir ada olduğunu, ancak günümüzde geçmişin bu üretkenliğinin ve yapıcı tarihinin yok olduğunu belirten Ersenal, “Bu nedenle, sembolik de olsa bu eserleri ülkemize kazandırma hayalini kurdum. Esasında kadim bir tarihin çıraklığını yaptım sadece ve bu süreçte çok şey öğendim” dedi. Ersenal, geçmişteki eserlerde kullanılan organik boyaların zamanla kaybolduğunu, sadece izlerinin kaldığını ve şimdi Kıbrıs’ın organik boyaları üzerinde de çalıştığını sözlerine ekledi.

24 yıl önce bu eserleri, bir gün mutlaka karşılık bulacakları hayali ile yapmaya başladığını belirten Rauf Ersenal, serginin oluşum sürecini; “Yakın Doğu Üniversitesi Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel, bir gün beni aradı. Gittim, oturdum ve konuştuk... Eserlerini artık bir sergiye dönüştürmenin zamanı geldi dedi bana. Benim için bir onurdur diye karşılık verdim sadece” sözleriyle aktardı.

“İnsan doğar, büyür, üretir; üretirken tüketir. Ancak en önemlisi aslında geriye ne bıraktığıdır. Ben, henüz hayattayken, geriye bu eserleri bırakmış olduğumu bilmenin mutluluğu ile yaşayacağım” ifadelerini kullandı.